Yazının başlığına bakıp sakın çok iddialı demeyin çünkü gerçekten toplum olarak KORKMUYORUZ.
Sümerden Hititlere, Babilden Asurlara kadar uzanan geniş bir yelpazenin ve insanlık mirasının doğduğu beşik olan Mezopotamya’nın varisi Anadolu insanı maalesef korkamıyor.
Dünyanın ilk yazılı hikayelerinin doğduğu bu topraklar her türden inanca ve kültüre ev sahipliği yaparken ilginç yada sıradan onbinlerce hikayeyi içinde barındırıyor ama biz korkmuyoruz.
Elindeki kısıtlı kültürel hikaye konseptine rağmen onları allayarak, pullayarak, kabartarak bize satan Hollywood sayesinde bütün dünya korkuyor ama biz korkamıyoruz.
Evet konumuz tam olarak bu! Türk korku filmi “piyasası”…
İki hortlak, üç vampirle elli yıldır müşteri çeken, günümüzde yaşadığı hikaye bulma krizini bizim toprakları araştırıp birazda bizden birşeyler aşırarak çözmeye çalışan “Kapitalist çocuklar” karşısında maalesef yokuz. Bakın zayıfız, güçsüzüz, gerideyiz demiyorum. YOKUZ!
Sektör olarak yaptığımız üç beş film var ki bunlarda birbirinin serisi cin filmlerinden başkası değil. Genç yönetmenlerin “nasıl olsa öyle yada böyle gişe yapar üçyüz, beşyüz bin para bulmasam bize de yüz, ikiyüz kalır” dediği saçma bir sektör halini alan korku filmi sektöründe neler üretilebileceğinin farkında olan kimse yok gibi.
Kısaca bakalım isterseniz;
Şeytan Bergama’da doğdu ama Hollywood’da meşhur oldu.
Zombiler Anadolu’da mezardan çıkıp Netflix de insanları yedi.
Kara büyü, büyücülükü, ruh çağırma Mısır’dan Mezopotamya’ya uzanan topraklarda anlatıldı ama sesi Amerika’dan geldi.
Vampir hikayelerinin çıkış noktası olan Orta Asya ve Anadolu mitlerini söylemek bile istemiyor insan.
Bunca kaynağı başkalarına kaptırarak üç beş kuruşun peşinden koşan sektörümüz içinde bulunduğu durumu hakediyor değil mi?
Yıllarca senaryo çalışıp bunun için kütüphanelerde yatıp kalkan, senaryo üzerinden borsaya açılıp yatırımcı toplayan, topladığı paraları çekerken kazan mahtığıyla değil iyisini çek gişede kazan prensibiyle harcayan bir rakip karşımızdayken. Çalışmadan, uğraşmadan, sektörü gerçekten bir ticari sektör haline getirmeden korkabilecek gibi gözükmüyoruz.
Herseye rağmen tüm bu yazılanlardan tenzih edeceğim idealist gençleri emeklerinden öpüyorum. Bir yapımcı olarak onlara destek vermekten, projelerine ve hayallerine inanmaktan hiç vazgeçmeyeceğim. Sektörün gelişimine katkı sağlayacağı inancıyla bugüne kadar destek verdiğim hiç bir genç yüzümü kara çıkartmadı. Korku filmlerine verdiğim destek için aldığın eleştirileri duymazdan geldim ve gelmeye devam edeceğim. Ta ki tüm dünyayı korkudan uykusuz bırakacak bir film doğana kadar.
Haydi gençler umut sizde bari siz bizi KORKUTUN…
YORUMLAR